Köye varış

Edgar ormandaki günler süren arayışı sonunda troll köyünün tepesinden yükselen baca dumanlarını görünce sevinmişti. İçinden "Sonunda buldum şu lanet köyü" diye geçirerek köye giriş yaptı. Bakalım burada şefle anlaşabilecek miydi? Yoksa bir toplu katliam mı gerçekleştirmesi gerekecekti. Bunları düşünerek şefin kulübesini aramaya başladı.

Edgar yürürken önünü bir trol kesti, onu şöyle baştan aşağı süzdü ve cırtlak sesiyle konuşmaya başladı.



"Oho! Köyümüze bir yabancı gelmiş. Ne istiyorsun yabancı? Buraya fazla ziyaret olmaz. Elbette bir amacın vardır ha?" diye sordu kafasını kaşıyarak.

Edgar trole cevap verme zahmetine katlanmak istemiyordu ama buraları bilmediği için istemeden de olsa cevap verdi.

"Şefin kulübesi. Nerede?"

Trol önce biraz başını kaşıyıp düşündü. Sonra da parmağıyla ilerideki bir kulübeyi gösterdi. Tepesinde bir fil kafatası bulunan, samandan çatısı olan ve ahşap bir kulübeydi bu.



"İşte burası şefin evi yabancı. Ama kulübe ne demek bilmem ben. Git ona sor neredeymiş."

dedi ve uzaklaştı.

Edgar içinden "Salak" diyerek trolün gösterdiği kulübeye doğru ilerlemeye başladı.

Kulübenin kapısının önünde durup, kafatasına şöyle bir baktı ve kapıyı iki kere tıklattı.

İçinden "Anlaşmayı kabul etseniz iyi olur" demekteydi hâlâ.

Kulübenin içerisinden gür bir ses "GEL! KAPI AÇIK!" diye bağırdı. Öyle bağırmıştı ki kapı zangırdamıştı sesin şiddetinden.

Edgar sesle birlikte irkildi ama bozuntuya vermedi. Şapkasını ve üzerini düzenleyip kapıyı ayağıyla ittirdi ve içeriye yavaşça girdi.